15 Mayıs 2013 Çarşamba

Çalışan Annenin Doğum İzninden İşe Dönüşü

Her ne kadar bu süreci herkes kendi içinde farklı yaşasa da bazı benzerlikler olabiliyor ve başkasının bunu nasıl deneyimlediğini okumak yeni anneleri rahatlatabilir diye düşünüyorum. Ben Kavin'e hamileyken, doğumuma yakın dönemlerde sanıyordum ki, Kavin'i doğurucam, sonra upuzuuuun bir 3 ay 1 hafta (37.hafta izne ayrılan birisi olarak) kızımla sürekli beraber olacağım ve işe dönüş günü gelip çattığında da sakin sakin evden çıkıp işe geleceğim.

Ama ne oldu dersiniz? Ben doğum yaptım ve ertesi gün "Aman Allah'ım 3 ay mı?" diye saçlarımı yolmaya başladım ve dedim ki hayır mümkün değil, bu süre çok kısa. Çok şükür ki ücretsiz izin alıp Kavin 9 aylık olana kadar evde onunla oldum ve çok şahane, bol gezmeli bir dönem geçirdik.

İşe döndüğüm ilk günlerden de keyif aldım çünkü yeni bir işe başlamış gibi bir heyecan ve motivasyon vardı içimde, sanki tazelenmişim gibi. Ve sandığımın aksine, işe nefret ederek, evden zor çıkarak, ağlayarak falan gelmedim. İşe gelmenin güzel taraflarını da görebilmeyi başardım ve çalışmayan annenin çalışan anneden fiziksel anlamda daha çok yorulduğunu da böylelikle deneyimlemiş oldum.

Gelelim ruhsal anlamda kimin yorulduğuna... İşte bence çalışan anne olmanın zor kısmı burada başlıyor. Tamam bütün gün bebeğinizin, çocuğunuzun yanında olamayacağınızı kabulleniyorsunuz ama bu dalgalanmalı bir kabulleniş oluyor. Yani bir kabulleniyor bir kabullenmiyorsunuz... Bir gün işlere dalıyor arada onun resmine bakıyor konuşuyor, imkan varsa skype'tan konuşuyorsunuz, bir gün geliyor onun yanında olamayıp iş'te bir sürü tuhaflıkla uğraşmak zorunda olduğunuz için stresli ve sinirli oluyorsunuz.

İşe ilk döndüğüm günlerde bir arkadaşıma, ofisteyken sürekli Kavin'in resimlerine bakıyorum, bilgisayarıma wallpaper yaptım, masamda resimler, duvarda resimler, telefonumda resimler, deliriyorum galiba ama Kavin büyüdükçe azalır herhalde dedim ve 9 yaşında bir oğluşu olan bu arkadaşım bana gülerek, Nihan bu hiçbir zaman geçmeyecek, artık sen böylesin dedi :-)))

Çalışmak zorunda olmak ya da zorunda olmasanız da çalışmak istiyor olmak ve doğumdan sonra işe dönmeye psikolojik olarak hazır olarak dönmek için benim tavsiyem kısa vadeli değil, uzun vadeli düşünmeniz  yani 1 ay kaldı, 5 gün kaldı diye gün saymak ve bunu stres kaynağına çevirmek yerine, işe döndüğünüzde de hayatınızdaki bu güzel değişikliğin işinize de olumlu anlamda yansıdığını göreceksiniz.

Artık sadece çalışan bir kadın değil çalışan bir anne olacaksınız. Bir bakıcaksınız ki, işyerinde sinirleri alınmış gibi çalışıyorsunuz:-))) Kimin kime ne dediğini, birinin size ters davranmasını ya da hırs küpüne dönmüş insanları görmüyor, duymuyorsunuz. Çünkü artık odak noktanız çok farklı, artık işiniz gerçekten de hayatınızın bir parçası, sabah gelip, işlerinizi yapıp akşam çıkıp gitmek dışında birşey düşünmüyorsunuz. Zaten eve gittikten sonra işi hiç düşünmüyorsunuz.

Çocuktan sonra çalışmaya birkaç sene ara veren kişiler daha sonra yine iş yaşamına dönme ve adapte olmakta sorun yaşıyorlar. Kimi zaman önceki emekleri bir anda boşa gidebiliyor. Uzun vadede çocuklarımız biz çalıştığımız için bizimle gurur duyacaklar. Çalışan anne olsun, çalışmayan anne olsun, çocuklar anneleriyle her zaman gurur duyarlar ama çalışmak bir tercih bazen de zorunluluk meselesidir.  Eğer çalışmayı tercih ettiyseniz bu asla suçluluk duygusu nedeni olmamalıdır ve bir gün çocuğunuzun da bununla övüneceğini daima aklınızda tutarak gitmelisiniz işinize.

Özellikle okul çağına gelindiğinde annesi çalışan çocuklar, annesi çalışmayan arkadaşlarına imrenirler, annesi çalışmayan çocuklar da annesi çalışan arkadaşlarına imrenirler. Örneğin benim anneciğim ev hanımı ve bize mükemmel bir annelik yapıyor (hala), ama ben çocukken, annesi çalışan ve annesinin işyerine giden, bunu anlatan arkadaşlarıma imrenirdim. Aynı apartmanda oturduğumuz ve annesi çalışan bir arkadaşım vardı, o da bana imrenirdi, okuldan geldiğimde kurabiyeler, kekler yapılmış mis kokulu bir eve giriyorum diye. Ama ben nasıl eve girdiğimde annemin boynuna sarılıyorsam o arkadaşım da annesi işten geldiğinde boynuna atlar annesini öpücüklere boğardı. Yani diyeceğim o ki, biz anne ve babalar olarak çocuklarımızın ihtiyacı olan ilgi ve sevgiyi doğru biçimde verebiliyorsak, çalışalım-çalışmayalım yine de mutlu, sevgi dolu bireyler yetiştirebiliriz.

Bu yazıyı sabah 06:30'da evden çıkarken Kavin'in bana sıkı sıkıya tutunup işe gitmemi istemediği ve benim evden çıktıktan sonra gözlerim dolarak üniversitenin servisine bindiğim bir günde yazdığımı da belirtmeden edemeyeceğim. Hem kendime hem sizlere yazdım bugün :-)))


















2 yorum:

  1. Merhaba , blogunuzu yeni keşfettim ve bu yazınızda biraz kendi yaşadıklarımı buldum. Oğlum 6,5 aylıkken işe başladım, emin ellerde olduğu için çok da zorlanmadım. Ama akşamları eve nasıl heyecanla gittiğimi anlatamam. Geçenlerde ise oğlumun masamdaki resmi ile konuşurken buldum kendimi:)

    YanıtlaSil